vivo X51 ile 4 gün boyunca heyecanlı bir offroad turunda az bilinen antik kentleri fotoğrafladık.
Yazı ve Fotoğraflar: Ömer Serkan Bakır
Fotoğraf Dergisi’nde çalışmaya başladığım 1995 yılından bugüne kadar birçok teknolojik yeniliğe ve değişime yakından şahit oldum. Aradan geçen 25 yıldan uzun zaman içerisinde fotoğrafçılık alanında yaşanan en önemli iki gelişmeyi kişisel olarak şöyle ifade edebilirim. Birincisi, analog fotoğrafçılıktan dijitale geçiş. İkincisi ise ilk başlarda bu kadar ciddi bir pazar olacağını kimsenin tahmin edemediği kameralı akıllı telefonların başarısı…
Özellikle son birkaç yıldır akıllı telefonların kameralarında yapılan gelişmeleri merak ve hayranlık içerisinde yakından izliyorum. Her yeni model, daha iyi bir görüntüleme teknolojisi ile karşımıza çıkıyor. Bugün kullandığımız modeller, 3-4 yıl önceki kameralı akıllı telefonlarla kıyaslandığında gelinen nokta açıkça görülebiliyor.
vivo X51 ile 4 gün!
Ülkemize yakın zamanda giriş yapan ve dünyanın en büyük akıllı telefon üreticilerinden vivo’nun X51 5G modeli test için bize ulaştığında bu sefer biraz farklı bir çalışma yapmak istedik. Fotoğraf Dergisi’nde sıklıkla yeni çıkan kameralı akıllı telefon incelemelerine yer veriyoruz. Ancak bu incelemeler genellikle kısa süreli ve yakın çevrede, benzer fotoğrafları çekerek oluyor. Az önce de söylediğim gibi bu sayımızda biraz değişiklik yapıp, daha fazla fotoğraf kullanarak bir konu hazırlamak istedik. İlk aklıma gelen şey ise, bugüne kadar fotoğraf makinelerimi yanıma almadan, sadece bir akıllı cep telefonu ile seyahate gidip içerikler üretmediğim oldu. Salgın sebebiyle seyahat konusunda sıkıntılı bir dönemden geçtiğimiz için biraz çekinerek mekan araştırmaya başladık. Gideceğimiz yer hem kalabalık ortamlardan uzak, hem de kaliteli içerikler üretebileceğimiz bir yer olmalıydı. Tabi mevsim şartları da her zaman dikkat etmemiz gereken diğer önemli faktör… Tüm bunları düşünürken sevgili Ümit Işın’ın kurduğu ve 1996 yılından beri özel organizasyonlara imza atan Equinox Travel’ın düzenlediği 4×4 offroad turları aklıma geldi. Tesadüfen tarihlerimizin uyduğu bir program yakaladık ve Şubat ayının son haftasında Likya Bölgesi’nde Batı Toroslar’ın zirvelerinde müthiş bir offroad macerasında yer aldık.
4 gün süren bu unutulmaz yolcuğa az önce de söylediğim gibi yanıma fotoğraf makinesi ve ekipmanlarımı almadan, sadece vivo X51 5G ile çıktım. Açıkçası ilk başlarda bu durumu biraz yadırgadıysam da koca bir sırt çantası taşımamanın verdiği mutluluk ağır bastı tabi… 4 gün boyunca şehrin kalabalığından ve gürültüsünden uzakta, çoğu zaman yürüyerek bile gidilemeyecek eşsiz bir doğada fotoğraflar ve videolar çektim. Bu yazımda vivo X51 ile yaşadığım deneyimleri ve gezdiğimiz rota hakkında kısa bilgileri vermeye çalışacağım.
Gizli Kalmış, Az Bilinen Antik Kentler…
Güney kıyılarımızda boydan boya uzanan Toros Dağları’nın zengin kültürel ve doğal yapısı, bu tür maceralar için bizlere sonsuz seçenekler sunuyor. Gizli kalmış antik yerleşimleri, Akdeniz manzaralı karlı zirveleri, çam ve sedir ormanları ile doğudan batıya, kuzeyden güneye çok sayıda rota içeriyor. Öncelikle 4 günlük bu güzel programda Equinox Travel’ın detaylara verdiği önemi belirtmek istiyorum. En ufak bir problem olmadan, konusunda uzman bir ekiple seyahat ettiğim için kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. Tur içeriği offroad tarzında olduğu için bazı önlemler ve kurallar anlatıldıktan sonra ilk gün rotamızı önce Bük araştırma ormanları üzerinden Beydağı yaylasına çevirdik. 2000 metreyi aşan geçitlerden aşarak Beydağı yaylasını boydan boya geçtik. İlk gün gördüğümüz yerler arasında Sinan Değirmeni ve hiç çivi kullanılmadan yapılan ahşap tahıl ambarları vardı. Günümüze kadar ulaşan yaklaşık 250-300 yıllık 86 adet sedir ağacından yapılmış tahıl ambarlarının Likya bölgesindeki lahitlerden esinlenerek yapıldığı söyleniyor. Aynı gün, Geyikbayırı ve Çağlarca köylerinden geçilerek orman yoluyla ulaştığımız ve denizden yaklaşık 700 metre yüksekteki Trebenna Antik Kenti az sayıda meraklı gezgini ağırlıyor.
İkinci gün rotamızı Tahtalı Dağ’a çeviriyoruz. Belen yayla ve Çukur Yayla sedir ormanlarını aşarak, Tahtalı Dağ’ın eteklerinden, Üçoluk yaylasına iniyoruz. Buradan adı pek bilinmeyen Kitanaura Antik Kenti’ni gezdikten sonra, Alakır Vadisi’ni takip ederek Finike’ye iniyoruz.
Üçüncü gün rotamızda hala antik adını koruyan Bonda Dağı var. Finike – Demre arasında yükselen Bonda Dağı bize hem 1500 metrelerden eşsiz deniz manzaraları, hem de, bölgede görmeye çok alışık olmadığımız, sedir ve karışık orman görüntüleri sunuyor. Likya Yolu rotasının da en güzel parkurlarından olan Bonda Dağı’nı aşıp, Alakilise’ye iniyoruz. Alakilise ya da Melek Gabriel Kilisesi olarak bilinen yapı, Likya bölgesinde erken Bizans döneminde yapılmış bir kilise. Deniz yüksekliğinden 860 metre yükseklikte, Alaca Dağ’ın güney cephesinde yerleşmiş. Likya Yolu’nun zorlu yollarında saatlerce gidilerek ulaşılabilen kiliseden geriye kalanları fotoğraflayıp yolumuza devam ediyoruz. Kasaba ovasından Arykanda Antik Kenti’ne devam ediyoruz. Arykanda Antik Kenti’nin ismi Likya dilinde “Ary-ka-wanda”, “yüksek kayalığın yanındaki yer” anlamına geliyor. Arykanda, arkasını sarp kayalıklı bir tepeye vermiş, iyi korunmuş bir antik kent. Antik kenti gezdiğimiz sırada ışık fotoğraf ve video çekimleri için çok iyiydi. Şehir, kademe kademe yükselen teraslar üzerine oturtulmuş. Kalıntılar çam ve sedir ağaçlarının gölgesinde ve çok etkileyici… Antik kentte yerleşimin M.Ö. 2000’li yıllara uzandığı tahmin ediliyor. Ama en eski kalıntılar çanak çömlek ve sikke parçaları ve bu buluntular M.Ö. 5. yüzyıla ait. Gezimiz boyunca en uzun vakit geçirdiğim ve en fazla fotoğraf/video çektiğim yer de burası oldu. Arykanda’yı bu kadar geç gördüğüm için üzüldüm doğrusu.
Son günümüzde 4×4 araçlarla bir müddet eski kervan yollarından ilerleyerek yine az bilinen Idebessos Antik Kenti’ne varıyoruz. Daha sonra, Bey Dağlarının en yüksek zirvesi olan, efsaneleri ile ünlü Kızlar Zirvesi’nin eteklerinde yer alan Oluklu yaylaya ulaşıyoruz. Tüm Kumluca ovasına hâkim 2200 metre yükseklikte yer alan Oluklu Yayla’dan muhteşem bir manzara izliyoruz. Buradan Alakır Vadisi’nin muhteşem güzelliğini de görme fırsatı yakalıyoruz. Bu unutulmaz 4 gün, Antalya Havaalanı’nda başladığı gibi yine orada bitiyor ve İstanbul’a dönüp çektiğim fotoğraf ve videoları izlemek için sabırsızlanıyorum.
vivo X51’in Tasarım Detayları
Gezi rotamızı ve gördüğümüz yerleri kısaca anlattıktan sonra 4 gün boyunca fotoğraflar ve videolar çektiğim vivo X51 modelinden bahsetmek istiyorum. Yazımın başında da belirttiğim gibi ilk defa böyle bir seyahatte sadece akıllı telefon kamerasıyla fotoğraflar ve videolar çektim. Böylesine hafif ve küçük bir ekipmanla bu tarz kaliteli bir içerik oluşturmak açıkçası beni çok mutlu etti. Günümüzde geldiğimiz noktada neredeyse herkesin cebinde bir akıllı telefon bulunuyor. Milyonlarca fotoğraf çekiliyor, paylaşılıyor… Tabi bazı marka ve modeller tasarımdan başlayarak, kullanılan arayüz, işlemci, kameralar ve yazılımları ile ön plana çıkıyor. vivo X51’de ince, hafif ve şık yapısı ile teknoloji ve moda dengesini yansıtıyor.
Belki birçoğumuz için önemsenmeyecek küçük ayrıntılar bile uzun bir AR-GE çalışması sonucunda karşımıza çıkıyor. Örneğin bu telefonda kullanılan üç renk nasıl seçilmiş biliyor musunuz? Tasarımcılar X51’in renk paleti için tüketicilerin kişisel ifade ve profesyonel fotoğrafçılık konumlandırması isteklerini dikkate almış.
Modern yaşamın getirdiği karmaşıklıklar arasında renk paletinin olumlu mesajlar sunması amaçlanmış. vivo, tüketicilere yüksek kaliteli bir görsel deneyim sunmak ve renk paletini belirlemek için Fransa’daki Carlin Creative Trend Bureau gibi tasarım kurumlarıyla işbirliği yapmış. Tasarımcılar yaklaşık 600 prototipi sıraladıktan sonra uluslararası pazar için üç renge karar vermiş. Buz mavisi, alfa grisi ve cam siyahı…
X51 Kamera Matrisi
Bu modelde kamera yerleşimi de aynı şekilde detaylı hazırlanmış. X51 kamera matrisi Çift Tonlu Adım tasarımına sahip. Büyük, çıkıntılı kameralar, fotoğrafçılık alanında amiral gemisi olan akıllı telefonlar arasında oldukça yaygın. Ancak vivo böyle bir tasarımın cihazın estetik çekiciliğini azaltacağını düşünerek bunun yerine, kamera matrisinin ve X51’deki Gimbal Kamera Sisteminin çıkıntısını azaltan, inceliği korurken derinlik ve düzen hissini artıran yaratıcı iki kademeli bir kamera tasarımı geliştirmiş. Üst kademede siyah renkte ana kamera, bokeh kamera ve geniş açılı kamera bulunuyor. Alt kademe ise periskop kamerayı içeriyor ve arka kapakla aynı renge sahipken, tüm modülün etrafındaki CNC parlak çerçeve, yumuşak bir son dokunuş sağlıyor.
vivo, yeni amiral gemisi akıllı telefonlarından X51 ile tasarım konusundaki başarısını profesyonel fotoğrafçılık özellikleriyle de destekliyor. X51 modelinde hem amatör hem de profesyonel kullanıcılar için çekim modları ve farklı seçenekler bulunuyor. Dilerseniz arka tarafta yer alan kameraları biraz tanımaya başlayalım. Cihazın ana kamerası 48MP’lik f/1.6 diyafram değerine sahip ve kullanılan sensör Gimball OIS destekli Sony IMX598. İkinci kamera, geniş açı (120 derecelik) ve makro özellikli (2.5cm’e kadar yaklaşabilen) 8MP çözünürlüğe, f/2.2 diyafram değerine sahip.
Üçüncü kamera, 13MP’lik (f/2.46) 50mm’ye denk gelen portre kamerası. En altta yer alan kamera ise, 8MP’lik (f/3.4) 5x optik, 60x dijital zoom yapabilen periskop tasarıma sahip. Ön tarafta ise 32MP’lik (f/2.45) selfie kamera yer alıyor.
Gimbal Kamera Sistemi
vivo X51’in en özel ve merak edilen yönü kuşkusuz 48MP’lik ana kamerası… vivo’nun devrim niteliğindeki ‘Tepe Göz’ adını verdiği Gimbal Kamera Sistemli arka ana kamerası, iyi tasarlanmış çift bilyeli süspansiyon yatağı üzerine oturtulmuş. Bu sistem, esnek 3 boyutlu sabitleme sağlamak için mekanik hareketten faydalanıyor ve (tek başına) Optik Görüntü Sabitleyiciden %300 daha geniş açıyı kapsıyor. Bunu biraz daha açıklamak gerekiyor sanırım. Geleneksel OIS’nin sabitleme açısı yaklaşık ± 1 dereceye dönüştürülebilirken, Gimbal Kamera Sisteminin maksimum sabitleme açısı ± 3 dereceye kadar çıkabiliyor. Bu nedenle, teorik değere bağlı olarak, Gimbal Kamera Sisteminin maksimum stabilizasyon açısı, geleneksel OIS’in %300’ü kadar denebilir. Tabi bu verilerin laboratuvarda yapılan testlerle elde edildiğini ve birçok değişkene bağlı olduğunu da söylememiz gerekir.
Ancak bu gimbal sisteminin başarısını video çekerken çok rahat anlayabiliyorsunuz. 4 gün boyunca çoğunlukla dağ yollarında çektiğim videoların bir kısmını 4×4 aracımızın içerisinden çektim. İnanılmaz bir sarsıntı olmasına rağmen çektiğim videolardaki akıcılık insanı hayrete düşürüyor. Gimbal sistemi sayesinde yürüyerek, bisiklete binerken ya da kaykay yaparken de çok iyi çekimler yapılabileceğini düşünüyorum. Zaten sabit dururken, elde yapılan çekimler bir tripod üzerindeymiş hissi uyandırıyor. Bu gezimizde çektiğim bazı fotoğrafları ve videoları kişisel (@osbakir) ve Fotoğraf Dergisi (@fotografdergisi) Instagram hesaplarında da paylaşıyor olacağız.
Video çözünürlük değeri 4K, 1080p ve 720p olarak ayarlanabiliyor. Kare hızı ise tüm değerlerde 30fps ya da 60fps olarak seçilebiliyor.
Kamera Çekim Modları
X51 kamera çekim modlarını istediğiniz gibi düzenleyebilir ve kamera çekim ekranına taşıyabilirsiniz. Fotoğraf ve Video modları ana ekranın değişmezleri… En çok kullandığınız çekim modları hangileri ise onlara anında ulaşmak işinizi oldukça kolaylaştırıyor. Ben kamera ana ekranına Fotoğraf ve Video’nun yanına Portre, 48MP ve Pro modlarını ekledim. Bu modlar haricinde Gece, Panorama, Canlı Fotoğraf, Yavaş Çekim, Hızlandırılmış, AR Çıkartmaları, Süper Ay, Belge, Hareket Anlık Görüntü ve Yıldızlı Gökyüzü bulunuyor. Bu modlar arasında Panorama, Yavaş Çekim ve Gece modunda daha fazla çalışma fırsatım oldu. Genel olarak bir kullanıcının ihtiyaç duyabileceği hemen hemen tüm ayrıntılar düşünülmüş ve herkesin anlayabileceği şekilde basit bir şekilde konumlandırılmış.
Gece modu pek çok akıllı telefon üreticisinin son zamanlarda üzerine düştüğü konulardan biri… Ancak gece çekimlerinin gerçek anlamda kaliteli olabilmesi için birden fazla faktör var. X51’in Gimbal Kamera Sistemi’nin sabitleme özelliği ve IMX598 görüntü sensörün yüksek ışık hassasiyeti sayesinde enstantane daha uzun süre açık tutularak gelen ışık önemli ölçüde artırılabiliyor. Bu sayede kaliteli bir gece çekimi yapılabiliyor.
Cep telefonları ile fotoğraf çekerken en çok kullandığım bir diğer mod ise Portre… X51’de portre modu, 50mm f/2 prime objektifler model alınarak tasarlanmış. vivo’nun arka plan bölümlendirme algoritması özneleri arka plandan ayırıp birbirinden ayrı olarak düzenlenmesiyle hem arka planın hem de öznenin çok daha iyi görünmelerini sağlıyor. Portre modunda diyafram sanal olarak ayarlanabiliyor. Ayrıca çok detaylı bir güzellik ve stil seçeneği sunuluyor. Meraklı olanlar bu özelliklere bayılacaktır.
48MP’lik ana kamera
48MP’lik ana kamera f/1.6 diyafram değerine sahip. Kamera açıldığında direkt Fotoğraf modu kullanılıyor. Eğer 48MP modunu kullanacaksanız sizin bunu tercih etmeniz gerekiyor. 48MP çekimde zoom yapılamıyor, ancak oldukça yüksek bir çözünürlük (6000×8000) değeri ile fotoğraf çekilebildiği için daha sonra rahatça kadrajlanabilir. Bu modda çekilen fotoğraflar ortalama 25-29 MB yer kaplıyor. Daha sonra üzerinde düzenleme yapılmak istenen fotoğraflar bu modda çekilirse çok daha sağlıklı olur diye düşünüyorum.
Pro Mod
Tabi bazı kullanıcılar cep telefonlarıyla fotoğraf çekerken daha fazla detay görmek ve manuel bir ayarlama yapmak istiyor. Pro mod bu konuda size pek çok telefonda varolan bazı düzenleme seçenekleri sunuyor. Bu modda kullanıcılar, +/- EV poz düzeltme, ISO, enstantane (S), beyaz dengesi (WB) ve AF ayarını elle düzenleyebiliyor. Bu sayede fotoğraf severler çekmek istedikleri konuya göre daha kontrollü ve bazen de deneysel işler ortaya çıkarabiliyor.
6.56” Amoled Ekran
X51, %92 ekran-gövde oranı sunan 6.56 inçlik Amoled bir ekrana sahip. Ekranın çözünürlük değeri 2376×1080 (FHD+) piksel. 90 Hz ekran tazeleme ve 180Hz ekran dokunmatik örneklemesine sahip.
İşlemci tarafında ise Qualcomm Snapdragon 765G 5G destekli bir işlemci tercih edilmiş. Grafik biriminde Adreno 620 var. Bu işlemciye LPDRR4X mimarisine sahip 8GB RAM eşlik ediyor. Depolama alanı ise 256 GB.
Pil gücü 4315 mAh ve gün boyu sizi yarı yolda bırakmıyor. Vivo FlashCharge 2.0 (33W) sayesinde 30 dakikalık şarj ile yaklaşık %57 dolum yapılabiliyor.
Sonuç olarak vivo X51, ince tasarımı, ekran-gövde oranı, kompakt yapısı, uzun pil ömrü, düşük ışık performansı, otofokus hızı, telefoto başarısı, görüntü sabitleyicisi, sunduğu geniş çekim modları, doğru renk tonları gibi özelliklerle sınıfının en dikkat çeken modellerinden biri olduğunu kanıtlıyor.
Fotoğraf Dergisi’nin Nisan-Mayıs sayısı kapak fotoğrafı Arykanda Antik Kenti’nden…
Fotoğraf Dergisi’nde bugüne kadar cep telefonu ile çekilmiş bir fotoğrafı kapağımızda kullanmamıştık. 26 yıllık tarihimizde ilk defa cep telefonu kamerası ile çekilen bir fotoğrafı kapağımıza taşıyoruz. Kapak fotoğrafımızı vivo X51 ile 48MP modunda çektik.
YORUMLAR