Fotoğrafın ilk yıllarında, “Siz düğmeye basın gerisini biz hallederiz” sloganı bir hayli yaygındı, hala da öyle… Fotoğrafı yaygınlaştırmak, daha çok satış yapmak için…
Yazar: Prof. Sabit Kalfagil
Fotoğrafın ilk yıllarında, “Siz düğmeye basın gerisini biz hallederiz” sloganı bir hayli yaygındı, hala da öyle… Fotoğrafı yaygınlaştırmak, daha çok satış yapmak için… Bu doğrultuda üretilen ve fotoğrafı önemsiz kılan kameralı cep telefonları ve otomatik kompakt makinelerin piyasası, ciddiye aldığımız ayarlanabilir makineleri çok geride bıraktı. Baskı laboratuarlarının iş hacmi yanında bizim önemsediğimiz büyük boy baskıların miktarı solda sıfır kalır. Buna rağmen fotoğraf bir meslek olarak da bir sanat olarak da hala önemini koruyor.
Bizim asıl önemsediğimiz bir ifade aracı olarak kullanılan fotoğraf ise, bunun insanlar üzerindeki etkisinin azalmasından söz edilebilir. Televizyon yayınlarının sinemaya yaptığı olumsuz etkinin bir benzerini bu türlü görüntü patlaması fotoğrafa yapıyor. Öğrenciliğimi anımsıyorum, henüz TV yoktu. Bugünkü dergi bolluğu da yoktu, görüntü ihtiyacımızı sinema karşılardı. Neyin seyredildiği olgusundan bağımsız bu bir tür projeksiyona doyma meselesiydi. Her hafta üç film görürdük. Bazen hafta içinde şehircilik hocası derste uzun bir dia pozitif seansı yapardı. O hafta iki film görmek yeterli oluyordu. Bugün artık bir görüntü açlığı değil, tam tersine bir bıkkınlık var, çünkü günler ve geceler boyu başımızdan aşağı çuval dolusu görüntü boşalıyor. Bu kanıksama sonuçta bir duyarsızlığa neden oluyor. Artık insanları etkilemek için, onları şoke edecek görüntüler gerekiyor. Bu artık her türden inceliğin fark edilemez hale gelmesi demektir. Oysa sanat incelikler üzerine kurulur. Cambazlıklar üzerine değil. Bu algı kabalaşması sanat ürünlerinin de kabalaşmasına yol açıyor. Şok öğesine dayalı akımlar doğuyor. Bundan zarar gören sadece fotoğraf değil, tüm görsel sanatlardır.
YORUMLAR