Fotoğrafçı olmaya henüz lise yıllarında karar veren bu konuda hiç taviz vermeden bugüne kadar başarılı işlerle karşımıza çıkan bir fotoğrafçı Muammer Yanmaz.
Fotoğrafçı olmaya henüz lise yıllarında karar veren bu konuda hiç taviz vermeden bugüne kadar başarılı işlerle karşımıza çıkan bir fotoğrafçı Muammer Yanmaz.
“16 yaşındayken karar verdim, ben fotoğrafçı olacağım ve bu işten para kazanacağım” diyen Muammer Yanmaz, o yıllarda arkadaşlarının fotoğraflarını çekip para kazanmaya başlamış bile. Bir anlamda profesyonel olmanın ne olduğunu anlamış. Yine aynı yıllarda fotoğraftan başka hiçbir işten para kazanmayacağım diye kendi kendine bir söz vermiş, o sözü de şimdiye kadar başarıyla tutmuş.
Lise yıllarında okuduğu okulda bir karanlık oda olduğunu anlatan Yanmaz, o yıllarda bu işe gönül verdiğini ve hiçbir zaman bırakmadığını ifade ediyor. Muammer Yanmaz’ın üniversitede de ilk hedefi fotoğraf okumak olmuş. Ancak o dönemdeki sınavlar resim ağırlıklı olduğu için girememiş. Daha sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde okumuş. Bir süre reklam fotoğrafçılığı yapmış, basında çalışmış. Kendisini fotoğraf alanında geliştirmeye ilk başlarda az sayıdaki kitapları okuyarak ve fotoğraf sergilerini dolaşarak başlamış. Fotoğraf gösterilerini ve söyleşileri takip etmiş. 1987 ve sonraki yıllarda İFSAK’a gidip gelmiş.
“Kapıyı açtım, karşımda Woody Allen…”
Muammer Yanmaz’ın fotoğraf hayatında İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın ayrı bir yeri var. Reklam fotoğrafçılığı yaptığı dönemlerde bir ajansta tesadüfen Bülent Erkmen’le tanışmış. Onlarda İKSV’ye yapacakları bir proje için fotoğrafçı arıyorlarmış. Muammer Yanmaz’da tanışıklıktan sonra kendilerine bir portfolyo sunmuş. Sonrasını ise şöyle anlatıyor: “Bizim portfolyoyu beğendiler ve beraber çalışmaya başladık böylece. 1992 yılından beri halen çalışıyoruz.”
İKSV için çok önemli sanatçıların da fotoğraflarını çeken Yanmaz bu isimlerden bazılarını şöyle sıralıyor. Woody Allen, Joan Baez, Harvey Keitel, Kevin Spacey, Michelangelo Antonioni, Ian Holm, U2, Sophia Loren… Woody Allen’ın fotoğraflarını çekmesini hiç unutmuyor. “Kulise girdim, bir kapıyı açtım ve karşımda Woody Allen duruyordu.”
40’lı Projeler Başlıyor
İlk kişisel projelerinden birisi “40 Yönetmen” olan Yanmaz, 40 sayısı ile ilgili hikayeyi şöyle özetliyor: “O sıralar proje için yönetmenleri çekiyordum ve şans eseri çektiğim kişilerin sayısı 40’ta kaldı. Sonra baktım 40 sayısı hoşuma gitti ve sonraki yaptığım çalışmaları da bu sayıyla bağlantılı olarak gerçekleştirdim. Şimdiye kadar pek çok 40’lı proje oldu. 3 tane 40 İstasyon, 40 Yönetmen, 40 Ayna, 40 Kadın Oyuncu, 40 Hayat…”
Fotoğraf eğitimi alanında da uzun süredir projeler yapan fotoğrafçı için 40 Haramiler platformunun özel bir yeri var. Ali Baba ve 40 Haramiler’in nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor: “2004 yılında 8 haftalık bir atölye programı çıkardım. Sonra bu program üzerinden kurslar başladı. Ancak ben o programı da atölyeyi de bir proje olarak gördüm. İlk derslerden itibaren herkesi büyük bir gruba dahil ettim. 40’lı bir isim ararken de 40 Haramiler aklımıza geldi. Güzel bir grup ismiydi ve burada bana da rol vardı. Ben de böylece Ali Baba oldum.”
40 Haramilerle de “Yüz Kumbarası” adında büyük bir proje ortaya çıkaran fotoğrafçı, o projeyi de şöyle anlatıyor: “40 tane Harami her biri 40 kişiyi çekti. 1600 kişilik büyük bir fotoğraf projesi oluştu böylece ve Fransız Kültür’de geçen sene sergilendi.”
Aynı zamanda bir turizm şirketi ile fotoğraf turları da düzenleyen Muammer Yanmaz, 40 Renk projesinin oluşumunu şöyle anlatıyor: “Bizim Haramilerden Teoman Cimit, aynı zamanda profesyonel tur rehberi. Onunla birlikte çalışıp projeyi oluşturduk ve tanınmış bir turizm firması çatısın altında 40 Renk adıyla fotoğraf turlarına başladık. Şimdiye kadar 19 ülke oldu, bu sene 20 olacak ve projenin yarısı için bir sergi kitap hazırlanacak.”
“Benim için portre, yakın yüz demek!”
“Gençlik yıllarımda gözlem yapmaya ve yüzlerdeki ifadelere, mimiklere dikkat etmeye başladım. Benim için portre esasında yakın yüz anlamına da geliyor. Yakın yüzdeki oluşan hikaye olarak bakıyorum olaya. Fotoğraflarımda da hep o enerjiye dikkat etmişimdir. O yaşadığım anki duyguları da bir şekilde fotoğraflarda vermeye çalışıyorum.” diyen fotoğrafçı, yeni başlayan ve fotoğrafçı olmak isteyenlere ise şu bilgileri veriyor: “Dijital fotoğraf başlangıçta fotoğrafı kolaylaştırıyor gibi görünse de esasında bu pek de öyle olmuyor. Başlangıç aşamasında herkes eşit gibi görünüyor, ancak herkes gerçek birer fotoğrafçı olamıyor tabi. Fotoğrafçı olmak farklı bir şey fotoğraf çekmekten… Bence iyi bir fotoğrafçı olmak isteyen öncelikle kendisini çözümlemeli. Ne yapmak istiyor, bunu iyice görmeli ve ondan sonra belli konularda uzmanlaşmalı. Hayat kısa ve bir konuda ön plana çıkmak isteniyorsa o konunun altını mutlaka çizmek gerekiyor.”
“İyi fotoğrafçının mutlaka bir tarzı olmalı”
“Yeni başlayan bir fotoğraf severin mutlaka tekniği çözmesi gerekiyor. Makinesine hakim olması lazım. Esasında diyafram-enstantane denilen konu birkaç haftada çözülebilir. Fakat her fotoğrafçının söylediği gibi çok fotoğraf bakmak gerekiyor. Kendi konusuna yakın fotoğrafları incelemesi gerekiyor. Nefes alıp verir gibi fotoğrafın içerisine girmesi lazım. Tabi ki makineyi elinden düşürmemesi de önemli… Çok fotoğraf çekmek önemli… Sonrasında da çektiklerini paylaşması ve yorumları dinlemesi gerekiyor. Ama dediğim gibi en azından birkaç tane belli tarzı olup, onların peşinden giderse insanların bir şekilde sıyrılması daha kolay olabilir. Böylece bir tarz oluşur ve tarz oluştukça kendine olan güveni artar.”
Nikon Macerası…
“1987 yılında ilk kullandığım Nikon, tamamen otomatik, üzerinde flaşı olan basit bir modeldi. Ancak o makine ile en sevdiğim fotoğraflardan birini de çekmiştim. Nikon maceram böylece başlamış oldu. Sonra pek çok modelini daha kullandım geçen zaman içerisinde… Şu anda da Nikon D4S ve D810 ile çalışıyorum. Seyahatlerde iki makine kullanıyorum. Çoğunlukla birine 14-24mm, diğerine 70-200mm takıyorum. D4S’e daha çok 70-200mm’yi takıyorum. Geniş açıyı daha çok D810’la birlikte kullanıyorum. Böylece seyahatlerde de çok uyumlu oluyor açıkçası… Fotoğraf makinesi gerçekten benim elim ayağım. Bir şekilde bütünleşiyorum makinelerimle… Yapmak istenilen fotoğraf tarzına mutlaka uyumlu bir makine ile çalışılması gerektiğini düşünüyorum. Tabi sadece gövde ile bitmiyor iş, objektifler de çok önemli. Bir geziye çıkmadan önce gideceğim yer ve götüreceğim ekipmanı hep sorguluyorum. Şu anda biraz daha rahat karar verebiliyorum bu konuda. Belli bir tarzın oturduğunu düşünüyorum.”
YORUMLAR
Tek kelimeyle nefis bir özet olmuş daha fazlası Muammer hocayı tanıyanlarda gizli ?