Merakla beklenen Leica ve Huawei ortaklığından doğan P9 geçtiğimiz gün Londra’da tanıtıldı. Huawei son dönemde yaptığı atılımlar ve özellikle telefon kameralarına yaptığı yatırımlarla adından söz ettirmeye başladığı bir dönemde Leica ile yeni bir işbirliğini duyurmuştu.
Yazı ve Fotoğraflar: Ömer Serkan Bakır
Merakla beklenen Leica ve Huawei ortaklığından doğan P9 akıllı telefon modeli geçtiğimiz gün Londra’da tanıtıldı. Huawei son dönemde yaptığı atılımlar ve özellikle telefon kameralarına yaptığı yatırımlarla adından söz ettirmeye başladığı bir dönemde Leica ile yeni bir işbirliğini duyurmuştu. O günlerde nasıl bir işbirliği olabileceğini hemen herkes tahmin etmiş ve yorumlar yapılmıştı. Genel fikir, “Leica tasarımlı bir kamera” olacağı yönündeydi ve bu yorum yanlış da çıkmadı. Ancak Leica ile yapılan bu işbirliğini biraz daha derin analiz etmekte fayda var.
Kamera özellikleri her zaman ön planda…
Akıllı telefon pazarında uzun süredir pazarlama ve tanıtım aktivitelerinin yıldızı her zaman telefonların kameraları olmuştur. Kabaca baktığınızda bir akıllı cep telefonunda işlemci, gövde tasarımı, ekran büyüklüğü ve çözünürlüğü, tuşlar, işletim sistemi gibi pek çok farklı nokta var. Ancak bana kalırsa bunların hiçbiri kamera performansı ve özellikleri kadar ilgi çekici değil. Aslına bakarsanız tam da artık kamera performansları belli bir noktaya geldi ve pek de farklı bir ürün yok dediğim günlerde çıktı P9…
Öncelikle fotoğraf sektöründe köklü bir geçmişi olan Leica ile işbirliği yapmak Huawei için bulunmaz bir fırsat. Aynı şeyi Leica için söylemem mümkün değil. Çünkü Leica kullanıcılarının büyük kısmının bu işbirliğinden mutlu olduklarını düşünmüyorum. Neden mi? Leica sadece kaliteli objektif ve iyi makine üreten bir firma değil de ondan. Leica adı, kırmızı yuvarlak logosu aynı zamanda bir prestij sembolü. Yani sokakta herkesin boynunda bir Leica makine görme şansınız çok az. Şu anda geldiğimiz yerde ise belli bir rakamı verebilecek herkesin sahip olabileceği akıllı bir telefon üzerinde Leica adını görüyoruz. Kısaca bir prestij sembolü olan Leica artık “halkın” cebine girdi!
Peki, P9 fotoğraf konusunda ne getiriyor?
Optik tasarım ve lens kalitesi, sensörler, görüntü işlemci esas kaliteyi ortaya çıkaran ana unsurlardan… İşte P9 modelinde tüm bu ayrıntıların kusursuz bir şekilde bir araya getirildiği söyleniyor. Söyleniyor diyorum çünkü uzun kullanıcı testini henüz yapamadım. Kısa bir süre inceleme fırsatım oldu sadece.
Gelelim en can alıcı noktaya… P9’da kullanılan iki ana kameradan biri renkli, diğeri ise monokrom fotoğraf çekiyor. Ancak renkli fotoğraf çekildiğinde her iki kameradan gelen veriler değerlendirilerek sonuç fotoğraf elde ediliyor. Kamera menüsünden siyah-beyaz çekim modu seçildiğinde ise sadece monokrom kamera aktif oluyor ve tabi ki fotoğraflar siyah-beyaz çıkıyor. Leica için siyah-beyaz fotoğrafların ne denli önemli olduğunu biliyorum, hatta Leica kazandığı büyük ünü efsanevi fotoğrafçıların çektiği siyah-beyaz fotoğraflara borçludur dersek de yanlış yapmayız. Ancak yinede tek kamera ile çekip onu siyah-beyaz yapmak yerine neden böyle bir zorlama yapılmış anlayamadım. Belki daha detaylı test yapınca farkı görebilirim.
Renkli fotoğraflarda da detaylı, doğru renklerde, düşük ışık koşullarında bile net fotoğraflar çekilebildiği vurgulanıyor. Tanıtımlarda kullanılan ifade ise, P9’un kamerasının Leica’nın kendine özgü sonuçları yansıtabildiği yönünde.
Hibrit Odaklama, değiştirilebilir diyafram
Huawei’nin Hibrit Odaklanma teknolojisi ile P9, hızlı, keskin ve doğru ışık değerleri sunabiliyor. P9, odaklanma için üç farklı yöntem destekliyor; lazer, derinlik hesaplaması ve kontrast. Cihaz çevresel şartlara göre bu seçeneklerden en uygununu devreye alarak, en iyi karenin yakalanmasını sağlıyor. Bu şekilde anlatınca insan etkileniyor değil mi?
Önemli bir özellikten daha bahsetmek istiyorum. Akıllı telefonların kameralarını kullanırken beni en rahatsız eden özelliklerden biri diyafram değerinin değiştirilememesi oluyor. P9’da otomatik mod kullanılırken, ekranın yukarısındaki diyafram işaretine tıklayarak çekilen fotoğrafta istenilen diyafram değeri seçilebiliyor. Özellikle alan derinliğini azaltmak ve arka planı netsiz yapmak için kullanılabilen bu özellik donanımsal olarak yapılmıyor hissine kapıldım. Cihazın üzerinde yazan diyafram değeri f/2.2 olmasına karşın diyafram modu ile değer f/0.95’e kadar düşürülebiliyor. Bu değerde çekilen fotoğraflarda da gerçekçi olmayan bir alan derinliği etkisi hemen belli oluyor. Ancak çok üst ve alt değerlere ulaşılmadıkça yine de gayet başarılı sonuçlar elde edilebiliyor.
Fotoğrafın üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.
Son olarak Huawei ve Leica CEO’larının bu işbirliği ve P9 için neler söylediklerine kısaca bir bakalım.
Huawei İş Grubu CEO’su Richard Yu: “Biz, sürekli değişimle birlikte insanın çevreyle olan etkileşimini zenginleştirmek adına yaratıcılığı temel alan, değişime kucak açan bir teknoloji kültürünü benimsiyoruz. Leica ile işbirliğimizin ürünü olan P9’u tasarlarken, lens teknolojisinde mümkün olan sınırların ötesini hedefledik. Böylece oyunun kurallarını değiştiren bir ürün ortaya koyduk.”
Leica Camera AG CEO’su Oliver Kaltner: “P9 kendisine eşlik eden ikonik birlikteliklerle sanatta, yaratıcılıkta, tasarımda ve mühendislikte mümkün olanın daha ötesini hedefleyen, görüntü devriminde bir adım öne geçen bir ürün oldu. Çünkü teknoloji değiştikçe fotoğraf çekme alışkanlıklarımız ve fotoğrafa bakışımız da değişiyor. Bu noktada bizimle aynı düşünceye sahip olan, benzer kültürel ve görsel gelecek vizyonunu paylaşan Huawei ile birlikte çalışmaktan büyük heyecan duyduk. Huawei’nin inovasyonda sınırları zorlayan tutkusu, kamera ve lens konusundaki uzmanlığımızla birleşince ortaya P9 gibi muhteşem bir ürün çıktı.”
Uzun uzun yazdık ama sanırım işin özetini Leica Camera AG CEO’su Oliver Kaltner şu cümleyle yapmış: “Teknoloji değiştikçe fotoğraf çekme alışkanlıklarımız ve fotoğrafa bakışımız da değişiyor.” Kısaca, önümüzdeki günlerde mobil fotoğrafçılık açısından devrimsel değişikliklere hazır olun, benden söylemesi…
YORUMLAR