Fotoğraf çekenin görüntüyü kontrol edebilmesi için şimdiye kadar kullanılan yöntemleri ve enstrümanları kısaca gözden geçirelim.
Yazar: Prof. Sabit Kalfagil
Fotoğraf çekenin görüntüyü kontrol edebilmesi için şimdiye kadar kullanılan yöntemleri ve enstrümanları kısaca gözden geçirelim:
1- İlkel kameranın arkasında filmle yer değiştirilebilen bir buzlu cam vardı. Kişi oraya baktığında görüntüyü tıpkı duyarkat üzerine düştüğü şekliyle baş aşağı görür, ışık ve gölgeyi öylece denetlerdi. Hatta böyle bir deneyimi ilk kez yaşayan görüntünün renkli olmasını biraz da şaşkınlıkla fark ederdi. Böyle bir enstrüman iç mekanlarda kullanılabilir. Ama dış çekimlerde dört kenarındaki siperlikle ışıktan korunurdu. Aksi takdirde dışarıdan gelen ışıkla camın aydınlanması yüzünden iç görüntü silinir ve kullanılamaz olurdu. Hatta kritik bir denetim ve netleme için fotoğrafçı başının üstünü ve buzlu camı siyah bir örtü ile korurdu. Bu görüntü baş aşağı olduğu gibi, sağ-sol tersliği de vardı.
2- Düz görüntü elde etmek için objektifin arkasına gövdenin içine 45 derece açı ile bir düz ayna konarak görüntünün kutunun tabanındaki buzlu cama düşmesi sağlandı. Böylece baş aşağı görüntü düzeldi. Ama hala görüntüde sağ-sol tersliği vardı. Gökyüzüne açık buzlu cam daha çok korumaya muhtaçtı. Çünkü doğrudan gök ışığına açıktı. Bu nedenle dört kenarına konulan katlanan kapaklarla veya bir tüple korunması gerekiyordu. Burada da görüntü 1/1 fotoğraf gibiydi. Çekim sırasında, ilkel örneklerde ayna elle, daha sonra belli mekanizmalarla yukarı kalkıp görüntünün duyarkata düşmesine izin verilirdi.
3- Daha sonra sağ-sol tersliğini gidermek ve görüntüye üstten bakmanın zorluğundan kurtulmak için buzlu camın üstüne beşgen bir prizma kondu ve böylece göz hizası vizör yapıldı. Ama ne pahasına?
4- Şimdi bir SLR makinede deklanşöre basınca kopan kıyameti sıralayalım.
* Önce ayna yukarı kalkar.
* Sonra otomatik diyafram düzeneği devreye girip, diyaframı seçilmiş değeri getirir (kısar).
* Obtüratör açılır ve kapanır.
* Diyafram en açık haline döner.
* Ayna geri döner ve vizör aydınlanır. Tüm bunlar tek bir kare fotoğraf içindir.
5- Peki optik vizörün nesi var? Pencereden bakıp görüntü alanının sınırlarını görürüz. Yukarıdaki bütün bu külfete gerek kalmaz. Ama bu durumda eğer tek objektif kullanılıyorsa sorun olmayabilir. Değişik objektifler kullanılacaksa her biri için kendi özel vizörünün takılması ve bir öncekinin çıkarılması gerekir, hata yapmaksızın! Ama her durumda paralaks hatasına katlanılacaktır ve buzlu camdaki gibi netleme olanağı yoktur.
6- Derken dijital yöntemle görüntü mümkün olunca duyarkat üzerine düşen görüntünün 1/1 eşdeğeri hem arkadaki LCD ekranda hem de üstteki elektronik vizörde beliriyor. Gövdenin içi tertemizdir. İnip kalkan manivelalar, yaylar, amortisörler, objektif içinde diyaframı açıp kapatan yaylar yoktur. Ne de gövdenin üstünde ciddi ağırlık yapan buzlu cam ve prizma yoktur. Dijitale gözlerini açan gençler bu nimetin farkında olmayabilirler. Ama bu olanak çok değerlidir. Ne var ki;
* Korumasız LCD ekran iç mekanlarda iş gördüğü halde dış çekimlerde, özellikle güneşli günlerde iş görmez. Ekranın parlamasını telafi etmek için parlaklık ayarının artırılması aldatıcı sonuçlar verir.
* İlk elektronik vizörler düşük çözünürlüklü görüntünün ancak görülmesine olanak veriyordu. Yeni vizörler neredeyse doğru koyulukta ve kontrastta sonuç veriyor. Öyle ki neredeyse artı ve eksi poz telafi skalasını kullanırken vizörde koyuluğun değişmesine göre hareket etmek mümkün.
* Ben çoğunlukla dış çekim yapan biri olarak elektronik vizörü (EVF) tercih ediyorum. Ayrıca ekranı devreden çıkarınca sağlanan enerji tasarrufu sayesinde gün boyu aynı pille çekim yapabiliyorum.
Buna rağmen değişir objektifli aynasız türünde ciddi ürünler veren bazı firmaların makineleri vizörsüz olarak salt LCD ekranla üretmelerine şaşıyorum.
* LCD ekranın bir özelliği de açısının değişebilir olmasıdır. Bu sayede makinenin yerde veya havada tutulması halinde görüntü kontrolüne olanak vardır. Zemine konmuş bir makine ile makro çekilebilmesi önemlidir. LCD ekranın dış çekimlerde de rahat kullanılması için tıpkı bazı orta format SLR'lerdeki gibi siperli buzlu cam misali kenarlarına katlanabilir siperler konulması akla geliyorsa da bunun günümüzün yalın makine konsepti ile bağdaştırılması kolay görünmüyor. Bugünkü koşullarda gene de mevcut ikili kontrol düzeneğinin, yani LCD ekran ve EVF'nin ihtiyaca göre seçimli olarak kullanılması uygun görünüyor.
YORUMLAR
İç çekimlerde kesinlikle LCD. Dış çekimde şüphesiz VİZÖR.
Canon EOS 200d kullanmaya başladım. Ama görüntüyü LCD ekranda gösteriyor. Çekim yapabilmek için vizörü kullanmak istiyorum. Bunu nasıl halledebilirim. Lütfen acil
Görüntüyü LCD ve optik vizör arasında değiştiren bir düğme olması gerekiyor. Vizörün sağ tarafında olabilir.