Merhaba sevgili fotoğraf severler. İki sene önce küçük bir grup Endonezya’nın en doğu ucu olan Papua’daki Raja Ampat Sualtı Doğa Parkına gittik. Yazımda bu geziyi anlatıp, bazı fotoğraflarına yer vermek istiyorum.
Yazı ve Fotoğraflar: Recep Dönmez
Merhaba sevgili fotoğraf severler. İki sene önce küçük bir grup Endonezya’nın en doğu ucu olan Papua’daki Raja Ampat Sualtı Doğa Parkına gittik. Yazımda bu geziyi anlatıp, bazı fotoğraflarına yer vermek istiyorum.
Raja Ampat Endonezya’nın en doğu ucunda olan, aslında “Dört Kral” anlamına gelen bir adalar bölgesi. Biz orada Kri Adasındaki Kri Eco Resort’te kaldık. Aslında oldukça uzun bir seyahat sayılır bizimkisi. 17 Temmuz 2009 Cuma günü Yeşilköy Havalimanında sevgili arkadaşlarım Bengiz Özdereli ve Saygun Dura, Bengiz’in video öğrencisi Özgür Gedikoğlu olmak üzere toplam 4 kişi buluşup yolculuğa başladık. Singapur Hava Yolları ile önce Dubai aktarmalı Singapur, oradan Jakarta yolculuğunu yaptık. Jakarta’da havaalanı otelinde 5 saat geçirip sabah erkenden 2 saat uzaktaki Makassar kentine uçtuk. Orada Tunç Yavuzdoğan, Nilhan Gür ve Sinan Öztan’la buluşup Marpasi Hava Yolları ile 2 saat uzaklıktaki Papua’nın Sorong kentine uçup, uçak yolculuğumuzu sona erdirdik. Havaalanında bizi Papua Dive Resort’ün yetkilileri karşıladılar ve minibüsle alıp Kri Adası’na gideceğimiz motora getirdiler. Yaklaşık 2 saat 15 dakikalık bir yolculuktan sonra konaklama noktamız olan Kri Adasındaki Eco Resort’e gelebildik. Aslında çok uzun bir yolculuk, ama adaya varınca bütün sıkıntı ortadan kalkıyor. Ağaçların gövdeleri, dalları ve yaprakları denizin içinde kalıyor su yükseldiği zaman. Su çekildiği zaman ise uzun ve geniş bir alanda mercanlar su üstüne çıkıyorlar. Odalarımız denizin üzerine tahta kazıklara inşa edilmiş ve tamamen yerli geleneğinde tasarlanmıştı. Yerli tipi odalarımızda klima olmamasına rağmen esen bütün rüzgarın içerde dolaşabilmesi bize serin geceler yaşatabildi. Hatta geceler o kadar serindi ki soğuk algınlığına yakalandığım için 11 dalış gününün son 5 gününde dalış yapamadım.
Varışımızın ertesi günü sabah 6:30 da kalkıp kahvaltımızı yaptık ve 7:30 da dalış için yola çıktık. Bengiz, Saygun, Özgür ve ben bir tekneye Tunç, Nilhan ve Sinan ayrı bir tekneye yerleştik, Teknemiz yaklaşık 8,5 metre boyunda olup 2×40 HP Evinrude motorla desteklenmişti ve bir dümenci ile bir de yardımcı personel vardı. Bize 2 dalış rehberi verilmişti. Yaklaşık 15 dakikalık bir yolculuktan sonra ilk dalış bölgemize vardık, rehberlerimiz suya girip akıntıyı kontrol ettikten sonra dalışa başladık ve aklımız başımızdan gitti.
Muhteşem mercan dokusu
Sathın yarım metre altından başlayarak 40 metrelere varana dek her yer sert ve yumuşak mercanla kaplanmış. Rengarenk yumuşak mercanlar, şekil şekil, birbirinden farklı sert mercanlar… Birçok ülke ziyaret ettim dalış amacıyla, ancak bu kadar zengin ve bozulmamış mercan dokusunu ilk defa gördüm, hiç boş yer yok. Sanki birisi mercanları zemin kaplama malzemesi yerine kullanmış.
Başınızı nereye çevirirseniz çevirin mutlaka duvar gibi balık sürüsü yer almakta. Akyalar, baraküdalar, sinaritler, lips balıkları saymaya kalksam sayfa dolduracak kadar çok balık çeşidi… Sürülerin arasına dalıp çıkan iri baraküdalar ile köpekbalıkları ise dalışlarımıza heyecan katıyordu. 39 yıllık dalış yaşantımda hiç bu kadar balığı bir arada görmemiştim. Dediğim gibi daha ilk dalışımızda aklımız başımızdan gitmişti. Galiba birazda şanslı idik su beklemediğimiz kadar temiz ve net, havada o kadar iyi idi.
Ancak, giderken bizi akıntı hususunda uyarmışlardı. Aslında biz öyle akıntılar görmüştük ki, uyaranlar bizi yeterince tanımadığı için ikaz ediyorlardı. Ama ikinci dalışımızda akıntının ne olduğunu anlayıp, palet vurup geri gitmenin ne olduğunu gördük. Rehberlerin neden akıntı kontrolü yaptığı belli oldu. Akıntının şiddetinden bazen akıntı iplerimizi kullanma fırsatı bile bulamadık. Ama o değişmez kural hep kendini doğruladı. Ne kadar akıntı o kadar balık…
Unutulmaz dalış noktaları
Mike’s point, Five Rocks, Friwinbonda Reef, Sardines Reef, Blue Magic Reef, Mios Kon, Cape Kri, Sorida Wall, Chicken Reef, Sleeping Barracuda, Surgeon Fish Slope, Cross Over, Akber, West Mansur, Manta Point Sandy, Alborak Jetty, Kri Jetty, Wasrer, Hidden Bay ve Passage dalış noktalarımız oldular. Bunların her birinde gerçekten canlılık, görüntü ve akıntı ögelerince unutulmaz dalışlar yaptık. Hidden Bay’da Mangrowların sudaki gövde ve dalları ile onlara yapışmış mercanları görüntüledik. Passage’de akla gelebilecek en şiddetli akıntıda daldık, uçurtmalara döndük, su sathına uzanmış mercanları görüntüleyip mağaralara girdik, Manta Point Sandy’de mantaların bale resitalini izledik, Sardines Reef’te etrafı görebilmek için balıklardan oluşan perdeyi aralamak gereği duyduk, Five Rock’da su sathından başlayan dehlizler ve onları süsleyen rengarenk mercanların gizemine tanık olduk. Ve özellikle iskele altları… Alborak’ta tonlarla ölçülebilecek küçük balık sürüleri, Kri’de ağaç kazıkları örten mercanlar ve orayı mesken edinen balıklar arasında iskele altlarının keyfini çıkardık. Halı köpekbalıklarını, mantaları, lipslerin oluşturduğu piramitleri görüntüledik.
Ben 11 dalış gününün 5 gününü soğuk algınlığından adada arkadaşlarımı dalışa uğurlayarak geçirdim. (Bana faydası olmadı değil. Üniversitedeki bir dersimi hazırlama fırsatını buldum). Saygun dalışa doyamadı, sürekli olarak Özgür’le birbirlerini ayartıp sudan çıkmama rekoru üzerine çalıştılar. Konaklama ve yemeklerin güzel olduğu bir dalış gezisini sona erdirip dönüş yoluna vurduk. Bir gece Tunç’un Jakarta’daki evinde konuk olup gündüz Jakarta’yı dolaşma fırsatı bulduk. 4 Ağustos sabahı unutulmaz anılarla Yeşilköy havalimanına geri geldik.
O bölgeye gideceklere birkaç önerim var:
Yol o kadar uzun ki, kendinizi oyalayacak bir şeyleriniz olsun. (Kitap, bilgisayar vb.)
Akıntı çok güçlü… Direnecek gücünüz yoksa antrenmana başlayıp, kaslarınızı güçlendirin.
Oraya gidecekseniz “Live a Board” değil de bir dalış resortuna gitmenizi öneririm. Böylece daha iyi dalış bölgelerinde, bazen çok iyi bir yeri tekrarlayarak dalabilirsiniz
Hava yolları şirketleri fazla bagajda felaket zorluk çıkarıyorlar. 20 kilo bagaj hakkınız var. En fazla 25 kg’a göz yumuluyor. Ondan sonrasına kg başına 50 dolar ekleniyor. Söylemedi demeyin.
Ve dünyada yaşayıp, üstelik dalıyorsanız ve durumunuz da uygunsa mutlaka Raja Ampat’a gidin.
YORUMLAR