Kompakt makineler ile DSLR makineler arasında kalan segmentte son yıllarda baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Eskiden gereksinime göre ya bir kompakt makine satın alırdık, ya da bir dijital SLR ve bunun yardımcı gereçlerini. Şimdi bu ikisinin arasında çok fazla seçenek var.
Yazar: Gökhan Korkmazgil
Kompakt makineler ile DSLR makineler arasında kalan segmentte son yıllarda baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor. Eskiden gereksinime göre ya bir kompakt makine satın alırdık, ya da bir dijital SLR ve bunun yardımcı gereçlerini. Şimdi bu ikisinin arasında çok fazla seçenek var. Önce süperzum dediğimiz, aslında kompakt bir yapıya sahip, aynı zamanda bir SLR gibi kontrol edebileceğimiz modeller çıktı ve gelişti. Daha sonra aynı SLR’ler gibi objektifi değiştirilebilen, ama kolay taşınır, basit gövdeli Kompakt Sistem Makineler (aynasızlar) çıktı. Öyle ki, bu ikinci grup makineler ayrı bir sınıf olarak tanımlanır oldu.
Son aylarda iki büyük üreticinin piyasaya verdiği iki yeni model GX1 ve G1X isimleriyle tanıtıldı. Panasonic Lumix GX1 ve Canon PowerShot G1X aslında farklı segmentlere ait makineler. Bu isim benzerliğini fırsat bilerek yazımızda farklı iki segmentin artı ve eksi yönlerini, benzerliklerini, ayrıldıkları noktaları vurgulayalım.
Panasonic Lumix GX1, firmanın ödüllü G serisi sistem makinelerinden. Mikro 4/3 standardında, 16 milyon piksellik sensöre sahip. Sensör boyutları 17,3×13,0 mm. Aynasız yapıda, Lumix G, Leica DG ve mikro 4/3 sistem objektiflerle uyum söz konusu. 3 inç dokunmatik LCD ekran 460.000 piksel çözünürlükte. Ayrıca 1,44 milyon piksellik harici elektronik vizör isteğe bağlı olarak makineye aksesuar portundan takılıp kullanılabiliyor. Temelde bir sistem makinesi olduğu için birçok farklı aksesuar seçeneğine sahipsiniz. Objektif hariç 272 gram ağırlığa sahip.
Canon PowerShot G1X sabit objektifli kompakt bir model. 14,3 milyon piksellik büyük boyutlu sensöre sahip. Sensör boyutları 18,7×14,0 mm, yani neredeyse aynı markanın EOS DSLR makinelerindekine yakın. Ya da başka bir deyişle aynı markanın benzer kompakt ürünlerindeki sensörün neredeyse 6 katı büyük bir alana sahip. 3 inç LCD ekran diğerinin iki katı, 920.000 piksel çözünürlükte. Menteşeli yapısıyla hemen her yöne çevrilebiliyor, istenen görüş açısı kazandırılıyor. G1X’te bir optik vizöre yer verilmiş. Makine 524 gram ağırlıkta. Makinede yüksek kalitede 28-112 mm eşdeğeri 4x optik zumlu bir objektife yer verilmiş.
Her iki makine de 12800 ISO’ya kadar ışık hassasiyetini destekliyor. Her ikisi de SD bellek kartlarını kullanıyor. İki makine de 1920×1080 piksel (Full HD) çözünürlükte video yeteneğine sahip. İki makine de şarjlı Li-Ion pil kullanıyor. Her iki makine 1/4000 perde hızına kadar çıkıyor. Her ikisinde de açılabilir dahili flaş mevcut, iki makinede de harici flaş kızağı yer alıyor. Her ikisi de RAW formatta çekim yapabiliyor. Her iki makinede de otofokusun yanı sıra elle netleme yapabiliyorsunuz. Bu kadar benzer noktanın yanında ilginç olan, her ikisi de yaklaşık 800 USD yurtdışı fiyatla satışta. Canon G1X 799 dolar fiyata sahip. Panasonic GX1 ise kit objektifle birlikte yine 799 dolardan satılıyor.
İki makine arasında bir tercih yapmak durumunda olsaydık ne yapardık? Fiyatları aynı, teknik özellikleri birbirine çok yakın. Hatta çekim kaliteleri de yakın… Bu durumda kullanım özellikleri belki bize yol gösterebilir. Fotoğrafla ciddi olarak ilgilenen amatör fotoğrafçılar için iki makine de tatmin edici sonuçlar üretmeyi başarıyor. 28-112 mm odak uzaklığı sizin için yeterli gelmiyorsa başka objektifler de takabileceğiniz GX1, bir sistem makinesi olarak sizin için daha uygundur. Yok, eğer bir makine alayım, başka şeyler almak zorunda kalmadan yeterli kalitede fotoğraf çekebileyim diye düşünüyorsanız G1X kompakt yapısıyla size daha çok hitap edecektir.
Temel özellikleri kolay taşınır, basit kullanımlı, hesaplı, pratik olarak özetlenebilecek kompakt makineler daha kaliteli görüntü üretme düşüncesiyle geliştirildikçe DSLR’lere benziyor. G1X de böyle olmuş, taşınabilirlik ve pratik olma özelliği azalmış, yarım kiloyu aşan ağırlığı ve birçok manuel kontrolü ile DSLR makinelerimize benzemiş.
Sistem makineleri ise birçok farklı gereksinime yanıt verebilmek, kullanıcının daha fazla kontrolüne olanak sağlamak, ek bileşenlerin takılmasını sağlayacak esneklikte olmak durumundadır. Sistem makineleri taşınabilir ve pratik hale getirilme düşüncesiyle irice bir kompakt makineye benzemiş. Gövde belki cebe sığabiliyor, ama objektif takıldığında bu mümkün değil!
Bu karşılaştırmalı tablo kompakt makinelerin değiştirilebilir objektifli makinelere ne kadar yaklaştığını gösteriyor. Belki de tersinden bakınca, değiştirilebilir objektifli sistem makinelerinin hafif ve taşınabilir olma kaygısıyla kompaktlara ne kadar yaklaştığını gösteriyordur!
YORUMLAR