Fotoğraf tarihimizin değerlerinden bir büyük ustayı daha kaybettik.
Yazar: Ömer Serkan Bakır
Farkında olarak fotoğraf çekmeye başladığım ve ustaları araştırdığım yıllardı. Tabi ilk önce Ara Güler’in fotoğrafları çıkmıştı karşıma… Yıllar sonra 1995’te Fotoğraf Dergisi’nde çalışmaya başladıktan sonra tanıştım kendisiyle. Bir fotoğraf ustası ile tanışmak bir yana, zekası ve kendine has üslubu ile Ara Güler’le sohbet etmek ve özellikle röportaj yapmak biraz cesaret istiyordu. En az iki defa kendisi ile röportaja gelen, biraz tecrübesiz kızların ağlayarak yanından uzaklaştığını gördüm. Sorulacak soruların cevaplanmaya değer olmasını isterdi her zaman… Kendisi ile ilgili hiç araştırma yapmadan soru sorulduğunda da biraz küfürlü cevaplar kaçınılmaz olurdu. Sırf bu yüzden bazen canlı yayınlara çıkarken yapımcıların stres yaşadıklarına da çok şahit oldum. Yıllar içerisinde kendisiyle ben de defalarca röportajlar ve özel fotoğraf çekimleri yaptım.
Bu röportajlardan aklımda kalan iki ifadesini hatırlıyorum. Sanırım 1997 yılıydı, bir GSM firmasının televizyon reklamlarında oynamıştı. Yayınlanmaya başladıktan sonra röportaja gitmiştim. “Sokaktaki simitçiye sor bakalım. Kaç tane fotoğrafçı adı bilecek?” demişti. Haklıydı, sokaktaki normal vatandaşların bile tanıdığı fotoğrafçı olmak kolay bir şey değildi. Aşağıdaki soruma verdiği yanıtta zaten açıklıyor bunu…
Ömer Serkan Bakır – Sizin o çok bilinen İstanbul fotoğraflarını çektiğiniz yıllarda, sizden başka fotoğraf çekenler de vardı. Onların fotoğrafları sizce neden pek ortaya çıkamadı?
Ara Güler – Ben fotoğraf çekerken, fotoğraf çektiğini sanan bazı kişiler vardı sadece. O yıllarda önemli dergilerin temsilcisi, foto muhabiriydim. Halk ile hep temastaydım yani. Halkın ne yaptığına bakarım, gözüne bakarım hep. Zaten foto muhabirlik de bu demektir. Şimdi senin dediğin fotoğrafçılar vardı ama onlar kendileri için çektiler hep fotoğraf, kimse gazete-dergi için çalışmadı ki. Çoğu ya reklamcı oldu ya manzara fotoğrafçısı. Yani bu işin temel sebebi benim foto muhabiri olmamdır kısaca.
2012 yılında sadece soyut fotoğraflarından oluşan “Bilinmeyen Ara Güler” sergisinde yaptığım röportajda söylediği, “Doğru dürüst bir şey çekersen sanat olmaz ki!” sözünü de hiç unutmuyorum. Bu röportajın tam metnini burada bulabilirsiniz.
Kendisi zor bir insandı. Seveni kadar sevmeyeni de vardı. Ancak her şeye rağmen sadece bizim fotoğraf tarihimizde değil, dünya fotoğraf tarihinde de yerini alan en önemli fotoğrafçılarından biri oldu Ara Güler… Tüm fotoğraf camiasının ve sevenlerinin başı sağolsun.
YORUMLAR