Fotoğrafçılığı basit bir bas-çek aktivitesinden daha öteye taşımaya karar veren her kişi, fotoğraf makinesinin tek başına bu uğraşın en önemli aracı olmasına rağmen, aynı zamanda diğer birçok aksesuarla tamamlanması gereken bir sisteme gereksinim duyulduğunu da farkedecektir.
Yazar: Melih Adalı
Fotoğrafçılığı basit bir bas-çek aktivitesinden daha öteye taşımaya karar veren her kişi, fotoğraf makinesinin tek başına bu uğraşın en önemli aracı olmasına rağmen, aynı zamanda diğer birçok aksesuarla tamamlanması gereken bir sisteme gereksinim duyulduğunu da farkedecektir. Bu bakımdan bu yazımda, özellikle DSLR dünyasına yeni adım atmayı düşünen ya da hali hazırda atmış olup sistemlerini genişletmek isteyen okuyucularımıza yönelik olarak, bana göre ortalama bir DSLR kullanıcısının envanterinde olmazsa olmaz aksesuarların bir listesini –çok fazla ayrıntıya girmeden- vermeyi düşündüm. Tavsiyem kendi çekim tarzınızı, ihtiyaçlarınızı ve bütçenizi de göz önüne alarak, bahsi geçen aksesuarlara gerçekten ihtiyaç duyup duymadığınıza karar vermeniz ve bir öncelik sırası belirleyerek bunları edinmenizdir.
Tripod: Belki de listeleyeceğimiz ekipmanlar arasında en vazgeçilmezi ve tek başına size en fazla ekstra çekim olasılığı sağlayacak ekipmandır. Geçe çekimleri, uzun pozlama çekimleri, makro çekim, HDR amaçlı çekim, panaromik çekim, kendi fotoğrafınızı çekme gibi saymakla bitmeyecek farklı şartlarda çekim yapmanızı sağlar. Tripodu uzun vadeli bir yatırım olarak düşünmenizi ve imkanlar dahilinde en kaliteli tripodu almanızı tavsiye ederim. Tabii iyi birçok tripod aynı zamanda oldukça ağır olabilir. Hem hafif hem de kaliteli bir tripod almak istediğinizde de ödeyeceğiniz ücret fotoğraf makinenizden daha pahalı olabilir. Bu bakımdan bir de seyahatlerinizde yanınıza taşımak üzere ufak ve hafif bir tripod, alternatif olarak da gorillapod olarak bilinen ve piyasada farklı türevleri de bulunan esnek üründen de edinmeniz faydalı olacaktır.
Uzaktan kumanda: Tripod kullanarak yapılan çekimlerde parmağınızla deklanşöre basmanız sırasında kaçınılmaz olarak makinanızda bir hareket oluşacaktır. Yüksek hızlarda bunun etkisi belli olmasa da özellikle uzun pozlamalarda fotoğrafın netliğini belirgin bir şekilde olumsuz yönde etkileyecektir. Eğer tripodunuz yeterince oturaklı değilse bu etki daha da artacaktır. Tripod ile çekimde uzaktan kumanda kullanmak, bu olumsuz etkinin oluşmasını engelleyerek daha net fotoğraflar elde etmenizi sağlayacaktır. Ayrıca kendi fotoğrafınızı çekmek istediğiniz durumlarda da uzaktan kumandalar imdadımıza yetişir. Uzaktan kumandalar kablolu olabildiği gibi, infrared yada radyo dalgalarıyla çalışan kablosuz modellerde bulunuyor ve genellikle oldukça uygun fiyatlara satılıyor.
Hafıza kartları: Yeni nesil DSLR’lerin artan çözünürlükleri ile birlikte ortalama dosya boyutları da aynı oranda arttı. Bunun yanında bir de en iyi görüntü kalitesi için RAW hatta RAW + JPEG çekiyorsanız uzun süren çekimlerde yüksek miktarda depolama ihtiyacınız kaçınılmaz. Ucuzlayan hafıza kartı fiyatları göz önüne alındığında, yanımızda bol bol hafıza kartı taşımamak için geçerli bir özür göremiyorum. Hafıza kartlarında markalı ve hızlı modelleri seçmekte fayda var, ayrıca çok sayıda kartın organize edilmesi ve zaman kaybını önleme açısından üzerlerindeki etiketleri numaralandırmanızı ve kart çantası ya da makine çantanızın uygun gözlerinde muhafaza etmenizi tavsiye ederim.
Hafıza kart okuyucular: Hafıza kartlarınız makinenizin üzerindeyken, makine ile bilgisayar arasındaki bir ara kablo vasıtasıyla dosyaları doğrudan bilgisayarınıza transfer etmeniz mümkün. Ancak bu durumda hem makinenizin transfer süresince kullanılamayacak olması, hem de bataryasının tükenmesi gibi istenmeyen durumlar ortaya çıkacaktır. Bu bakımdan bir USB okuyucu üzerinden hafıza kartlarınızdaki dosyaları bilgisayarınıza aktarmak daha kullanışlı olacaktır. Hafıza kart okuyucuları az yer kaplaması ve ucuz fiyatları sayesinde olmazsa olmazlardan… Hızlı transfer için USB 3.0 uyumlu olduğundan emin olun.
Ekstra Pil: Fazla bahse gerek yok sanırım, yanınızda en az bir yedek pil olmadan dışarıya adım atmayın, hatta çekim öncesi pillerinizin tam dolu olduğundan da emin olun. Soğuk havalarda ve bol flaş kullanımı gereken durumlarda pilinizin çok daha çabuk tükeneceğini unutmayın.
DSLR yağmurluğu: Her ne kadar yeni bazı DSLR modelleri su ve toza karşı korumalı olarak piyasaya sunulsa da, aslında üreticiler ürünlerinin bu şartlarda sorunsuz olarak çalışacağının garantisini vermiyor. Kendi tecrübelerime göre, suya karşı hiçbir koruması olmayan DSLR makineler bile hafif yağmur ve ıslanma durumunda sorunsuzca çalışmaya devam ediyor ancak bu biraz da şansa kalmış. Yine de yüksek fiyatlı makinelerimizi korumasız olarak bu riske atmaktansa, biraz kötü görünmelerini göze alarak çeşitli tipte üretilen koruyucu kılıfları kullanmakta fayda var. Genelde çok da kullanışlı olduklarını söylemek zor, yine de herkesin saçaklar altına kaçıştığı ya da evinde oturmayı tercih ettiği bir anda, yağmurun tam ortasında bulunmak ve umursamazca fotoğraf çekmeye devam etmenin zevki için bile denemeye değer. Yağmurluk aynı zamanda deniz ya da havuz kenarı gibi makinenin suya maruz kalma olasılığının olduğu, ya da çok tozlu ortamlarda da makinenize ekstra koruma sağlayacaktır.
Sensör ve lens temizleme malzemeleri: Sensör temizliği hassasiyet ve deneyim gerektiren, görece riskli bir işlem. Ancak çoğu zaman iş başa düşüyor ve sensörümüzü temizlemek zorunda kalabiliyoruz. Sensörün ya da lensin üzerine konan tozlar için körük, fırça, temizleme bezleri ve daha inatçı lekeler için kimyasal barındıran ve temas gerektiren temizleme sistemlerini çantamızda bulundurmakta fayda var. Aynı şekilde objektifimizin ön-arka lenslerinin temizlenmesinde de bu araçların bazıları kullanılabilir. Dikkat edilmesi gereken, ilk olarak temas gerektirmeyen temizlik usullerinin (hava üflemek gibi) tercih edilmesi, eğer başarı sağlanamıyorsa diğer metodların kullanılması. Ayrıca objektifinizi UV ya da koruma amaçlı filtreler ile birlikte kullanmak, pahalı objektifiniz yerine ucuz filtrenizi tehlikeye atarak riskinizi azaltmak anlamına gelecektir.
Filtreler: Dijital fotoğrafçılıkla birlikte film döneminden kalma birçok filtrenin kullanımı anlamsız hale geldi. Ancak dijital efektlerle taklit edilemeyecek filtrelerden Polarize filtre, ND ve ND Grad filtreler hala birçok durumda yardımımıza koşuyor. Özellikle içinde gökyüzü, yeşillik ya da su barındıran çekimler yapıyorsanız kesinlikle polarize filtrenizi yanınızda bulundurmanızı öneririm. Ayrıca günışığında uzun pozlamalı çekimler için ND filtre ve içinde genellikle gökyüzü barındıran ve karenin alt kısmı ile yüksek poz farkı gerektiren manzara fotoğraflarının çekiminde ND grad filtreler oldukça işinize yarayacaktır.
UV ve koruma amaçlı üretilen filtreler ise, daha önce bahsettiğimiz gibi objektifinizin ön lensine ekstra bir koruma sağlayacaktır. Ancak unutmayın, filtreler objektife eklenen ekstra bir optik eleman olarak görüntü kalitesinde bir miktar düşüşe yol açacaktır. Bu bakımdan en kaliteli (dolayısıyla çoğunlukla en pahalı) filtrelere yatırım yapmakta yarar görüyorum.
Fotoğraf çantaları: Piyasada bir çok farklı ve oldukça kullanışlı model var, ancak yine de tek bir çantanın tüm koşullarda ihtiyacınızı karşılayacağınızı düşünmeyin. Benim gibi nereye koyacağını bilemediğiniz 4 adet çantanız (ve bu duruma sinir olduğunu belli etmekten kaçınmayan bir eşiniz) olmayabilir ama en azından 2 farklı çantaya ihtiyacınız olacağını düşünüyorum. Çekime çıkarken çanta seçiminde bazı durumlarda maksimum taşıma kapasitesi önemli olurken, bazen de hafiflik ve mobilite önem kazanabilir. Özellikle fiziksel boyutlar, bir çantanın kullanışlılığını etkileyen en önemli faktörlerden biri. Bunun dışında çanta seçerken, fotoğraf ekipmanı için dizayn edilmiş, su geçirmeme özelliği bulunan, ekipmanınıza yeterli fiziksel korumayı sağlayan, kullanımı kolay ve rahat erişim sağlayan modelleri seçmeye dikkat edin.
Umarım bu liste, sisteminizi hangi yönde genişletmeniz gerektiği konusunda az da olsa bir fikir verir. Herkese bol fotoğraflı günler…
YORUMLAR